Viola yetiştiriciliği ve bakımı

Doğada kendiliğinden yetiştiğinde yalnızca sarılı moılu çiçekler açan küçük bir kır bitkisidir. Ama 19. yüzyılın başlarında bu yabani hercainin (Viola tricolor) park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştiril­mesine başlandıktan sonra sarı, koyu kırmızı, mor, turuncu, beyaz ya da siyah çiçekli birçok çeşidi geliştirilmiştir. Hercaimenekşelerin, hepsi eşit büyüklükte olmayan ve her birinde genellikle iki ayrı renk bulunan, kadife gibi beş tane taçyaprağı vardır. Taçyaprakların arkasında, balözü içe­ren birer uzantı ya da mahmuz bulunur. Çiçeğe gelen arılar bu tatlı sıvıya ulaşabilmek için, daha büyük olan en alttaki taçyaprağa konarlar. Böylece balozunu emerken er-kekorganların çiçektozları da tüylerine yapı­şıp kalır. Bu çiçektozlarının aynı çiçekteki dişiorganın tepeciğine bulaşmasını önlemek üzere tepeciğin üzeri koruyucu bir kapakla örtülüdür. Ama arılar bir çiçekten uçup başka bir hercaimenekşe çiçeğine konduklarında, balözü emebilmek için bu kapakçığı hortum-larıyla açar ve bir önceki çiçekten getirdikleri çiçektozlarının bir bölümünü dişiorganın te­ peciğine bırakırlar. Böylece çiçekler döllene­rek meyveye dönüşür. Meyve olgunlaştığında çatlayarak kayık biçiminde üç parçaya ayrılır ve içindeki tohumlan çevreye saçar. Yabani hercaimenekşelerin bu en bilinen türünden başka kuzey yarıkürenin ılıman bölgelerinde ve dağların güneşe bakan ya­maçlarında kendiliğinden yetişen birkaç türü daha vardır. Bunların hepsi menekşegiller (Violaceae) familyasındandır ve kokulu me­nekşelerin yakın akrabasıdır . Hercaimenekşeler hem tohumla, hem de çi­çek saplarının dibinden çıkan sürgünlerle çoğalır. Her sapın ucunda tek bir çiçek açar ve koparılanların yerine gelenler daha iri olacağından çiçeklerin sık sık toplanması öne­rilir. Fideler güz bitiminde ya da kışın hemen başlarında dikilirse ilkbaharda son karlar erirken bitki çiçek vermeye başlar. Hercai menekşelerin hepsi eşit büyüklükte olmayan ve her birinde genellikle iki ayrı renk bulunan, beş tane kadifemsi taç yaprakları vardır. Taç yapraklarının arkasında, balözü içeren birer uzantı ya da mahmuz bulunur. Çiçeğe gelen arılar bu tatlı sıvıya ulaşabilmek için daha büyük olan en alttaki taç yaprağa konarlar. Böylece arılar balözünü emerken çiçeğin erkek organlarında bulunan çiçek tozları da arıların tüylerine yapışıp kalır. Arıya yapışmış olan çiçek tozlarının aynı çiçekteki dişi organın tepeciğine bulaşmasını önlemek üzere tepeciğin üzeri koruyucu bir kapakla örtülüdür. Ama arılar bir çiçekten uçup başka bir hercai menekşe çiçeğine konduklarında, balözü emebilmek için bu kapakçığı hortumlarıyla açarlar ve bir önceki çiçekten getirdikleri çiçek tozlarının bir bölümünü dişi organın tepeciğine bırakırlar. Böylece çiçekler döllenerek meyveye dönüşürler. Meyve olgunlaştığında çatlayarak kayık biçiminde üç parçaya ayrılır ve içindeki tohumları çevreye saçar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir